20 Aralık 2012 Perşembe

20122012

Amsterdam gunlugu

19 Kasım 2012 Pazartesi

Hayat bazen çok "soğuk bir odada yalnız uyumak gibi".. Cümlesinde altı çizili olmayan kelimeyi bulunuz.

16 Kasım 2012 Cuma

Mohombi

Mohombi diye bir ulke var kesfedilmemis. Dusunce yok sade mutluluk. Gunes her zaman parildar altin sarisi isigini eksik etmezmis.bir golge oldugunda da hep agaclarin golgesiymis. Meyveler hep tazeymis. Cunku agaclar hic taslanmazmis. Cunku dedim ya dusunce yok mutluluk varmis. Adı sanı yok. Duyulmamış. Duyulmak istemezmiş, korkmazmış da. Kötü insanların istilasından. Bihabermiş çünkü bilmezmiş kendinden başka bir dünyanın varlığından. Mutluluktan oluşan bir ada gibiymiş Mohombi.sadece mutluluktan sağlarmış geçimini. Sorgulamış insanoğlu gibi gerçeğini. Ama bulamamış aslının nerden geldiğini. Hep inanmış bir kaynak var beni yaratan. Şans eseri olabilmem mümkün mü diye sormuş ama nafile cevap veren olmamış. Mutlu olmaya hep devam etmiş kıymetini bilmiş. O mutlu doğmuş aslına ihanet edemezmiş. Üzgün olmak harammış yakışmazmış. Zaten mutluluktan başka bir duygu tatmamış. O yüzden hep teşekkür edermiş uçsuz bucaksız gökyüzüne, gökyüzüyle aynı renkteki denizlere, yemyeşil ormanlara, altın sarısı kumsallara.. İşte Mohombi böyle yaşarmış yalandan mutluluğun olmadığı bir dünyada inadına..

4 Kasım 2012 Pazar

"21. yüzyıl yalnızlıkları" beton gibi, ağır bir yük gibi geliyor  kulağa? Taşıyamadığın, altında ezildiğin bir yükmüş gibi..
Ama dikkatli bak! Bunun altında görmediğin çok şey, kaçırdığın çok ayrıntı olabilir.
 Kalabalık içindeki hissetiğin yalnızlıkları ya da edilgen varoluşuna ortak edemediğin sözde özneleri kenara bırak bi! Kendi mutluluğunla verdiğin savaşı sonsuz kazanamadığın sürece yalnızlık her yerde aynı yalnızlık. Kendinle başbaşa kaldığında ..Başka birinin yatağında uyandığında.. O içinden gelen gerçek parıltı gözlerine yansımadığı sürece, güzel bir güne sevgilinin yanında heyecanla uyandığından 5 dakka sonra bile yalnızsın. Önce her yere taşıdığın, kendi bedenine mutluluğu getir. Keşfedemediğin 'sen'le beraber olup, iç huzuru onunla birlikte inşa ettiğinde başka birinin yalnızlığına ortak olmayı dene. Bu dengeyi sağlayamayıp, üstüne başkasının mutsuz benliğini kendine yama etmiş o kadar çok insan var ki, niceleri sevişerek evlenip, kendilerini saygıyı yitirmiş bulan..
'Evlilik', günümüzde şekilcilikten ibaret. Kadınların hem doğurganlık yaşını düşünüp, hem  'evde kalmış'lık tabusuyla aceleci olmaları değil mi bizi 2 kişilik yanlızlığa sürükleyen. Sonra gelsin dayak gitsin psikolojik savaş..  Aile hayatına yeni düzenlemeler gelmeli evlenmeden çocuk sahibi olmak gibi, çevre baskısı ortadan kalkmalı. Başka birinin hayatına destursuzca ortak olma fikri pek hoş değil.
'Doğru' kişi seni bulana kadar.
Sen kendinle barışana kadar.
Öbür türlü yalnızlığa alışana kadar.
Biri gelip tahammül sınırlarını aşana kadar.

 

25 Eylül 2012 Salı

yalan dünya

BİR OZAN
       ve
    YALAN DÜNYA..
                                      Nurlar içinde yat..


10 Eylül 2012 Pazartesi

18 Ağustos 2012 Cumartesi

Keske senle ortak hayallerimiz olmasaydi
Bence en cok onlari yikmak acitiyo canimizi

11 Ağustos 2012 Cumartesi

24 yaş mektubum

Bugün doğum günüm. Ve kendime yazdigim ilk mektubum:
Her yaş insana yeni şeyler katıyor. Umudun parçalanıyor ya da çok mutlu oluyorsun hayat böyle devam ediyor.
Bir mücadele gibi bitmek bilmeyen. Pes edip bıraktığın sonra delicesine savaştığın.
Garip olaylar döngüsü. Tesadüflere yer verdiğin ya da zamanından çaldığın. Tercih senin.. Ya da varolanlar senin eserin..
Her doğum günü biraz farklıdır. Bişiyi beklemiyormuş gibi yapıp, alttan aldıklarındır.
Hataları görmezden gelip, sonra kendine yenildiğindir. Biraz buruktur. Acıdır, sevinçtir.
Uzun zamandan beri yapamadığın, en sonunda deneyip başardığındır.
Mutlu edenlerle yetinebildiğin kadardır. Mutlu ettiğinle çoğaldığın zamandır.
Akıl edemediklerin senin suçun degildir.Kaderin bir parçasıdır.
Sayılar gereksizdir. Çünkü maddi kaygılar önemsizdir.
Ne kadar çoğaldığına bak. İçindeki benlerden kurtul. Biz olmaktan geçer asıl zenginleşmenin yolu.
Yollar seni yıpratmasın. Düşündüklerinle asıl varol. Yapabildiklerinle mutlu ol. Yapamadıkların için üzülme. Çünkü onlar hayatın yoludur..
Ve dedim ki kendi kendime. Kitaplar dolusu bir kutu. İçinde güzel bir ayna. Ama nerden bilebilirdin ki o ayna elbet birgün catlayacak o kitaplarin ağırlığıyla?



9 Ağustos 2012 Perşembe

İnsan, bir an önce kargaşasını kendine anlam veren bir düzene çevirmezse,yıldız doğurtmazsa karanlığa, yok olacaktir.

29 Temmuz 2012 Pazar

Rüyaların Masumiyeti

'Şeylerin Masumiyeti'inden daha kirlidir aşk.. Sevmenin masumluğundan daha nayhoş. Dokunursan yanarsın. Küle dönüştürür farketmezsin. Yiyip bitirir seni. Halbuki anlayamazsın. Çünkü sen romanlardaki gibi, rüyalarındaki masum zannedersin. 'Rüyaların Masumiyeti' gibi gerçek. Bir o kadar yaşanmışlık hissi vermek. Zaten bir yalandan ibaret.. Olmayan birşeyi olduğu gibi göstermek..

24 Temmuz 2012 Salı

'Bir oğlan cocuğundan erkek çıkaracak iki şey vardır bu dünyada.Unutma! Birincisi bir kadının aşkıdır. İkincisi de başka bir adamın nefreti.'
Elif şafak(iskender)

22 Temmuz 2012 Pazar

Yalnızlığın odasında kitap okurken bir bakmıssın çıplak ruhun batıverir etine. Çok derine.. Yapacak birseyin olmaz ya aklın dört duvar arasında, ruhun iki kalp arasına sıkışmıştır; kaçamazsın. Ağlama hissi uyandırır; aniden bastıran sel yağmur gibi.. Gözyaşların yastığını ıslatır. Saatlerce, günlerce ağlarsın durmaksızın.. Karanlık bir boşluktur seni içine çeken, kurtulamazsın. Etine batan ruhunun acısıdır seni hıçkırtan. Hiçbirşeyi duyamazsın o an. Seni ağlatan değil de sebebi ruhunu acıtan. Kaybolmuş derinlikte çırpınırken, bir el gözükür aniden. Duraklarsın, kulaklarına inanamazsın. Hiçbirşeyi duymazken o sesi duyarsın.
"'Gitme' dersen, kalabilirim."
O andan sonra yağmur diner ve güneş açar. Saniyelerle mevsimler değişmiştir. Kış, bir anda ilkbahar oluverir. Gözyaşların silinir. Gözlerinde bir gülümseme.. Hayatta kalmaya dair bir umut..
Ve sonra "Gitme....." dediğin an eski bir sonun yeni bir başlangıca dönüştüğü vakittir.




Belki

"'Belki’ sadece bir avutma kelimesidir, hayır diyemediğin anların kurtarıcısıdır. O yüzden ne zaman bir ‘belki’ görsem, “Keşke” deyip gidiyorum."

Çok hosuma gitti bu soz.kose yazisinda yazmis Pucca. Ben de notumu aldim koseye..

16 Temmuz 2012 Pazartesi

50yıllık tarihi pastanenin Pastacılık sırrı..

Ankara'nın sadece bürokrasilerin şehri ve bir de gri kent olmadığını düşünen benim gibi birçok insan olduğuna eminim. İçtenlik dolu sokaklarının yanısıra bugün tanıdığınız birçok markadan daha tarihi yerleri de var. Sadece birazcık gözardı ettik. İşte büyükşehirlerde kaybolan samimiyetin hala varolduğunu hissettiren birkaç mekanlardan biri olan Damla Pastanesiyle konuştum. Sorularımızı pastanenin 3. kuşaklarından Bahadır Duman yanıtladı.
-Damla Pastanesinin tarihi geçmişiyle başlayalım..
Kurucu Bahadır Duman
-Dedem, Rize/Çamlıhemşin'den Ankara'ya geldiğinde garsonluk  yapmaya başlamış. O zamanın şartlarında 4 kişi bir odada kalırlarmış. Bir taraftan dünyanın birçok ülkesinde bulunmuş kardeşlerinin eğitime katkıda bulunup, kendi geçimini sağlarmış. Sonraki zamanlarda  Necatibey'de bulunan Santral lokantasını işletirken,Meram pastanesinde çalışan bacanağı İrfan Tarakçıoğlu'yla pastane açmaya karar vermişler. Babam da ileriki yıllarda Ankara'nın tarihi mekanlarından olan Funda pastanesinde kısa bir çıraklık dönemi geçirerek 1972'de kendi pastanemize ustabaşı olarak geliyor.


-İsmini nereden almış?
-1964'te eski bir pastaneyi devir alan dedem, adını apartmanın ismini vermişler.  
-Sene 2012.Pastanenin tarihi dokusu hiç bozulmamış.
-80'lerde işe giren ustamız hala çalışıyor!
-Pastacılık sektöründe oldukça Rizeli var. Bu bir tesadüf mü?
-Çarlık döneminde Rusya'ya gurbete giden insanlar Rize'ye pastacılığı getiriyor. Dedemin babası da Ukrayna'da fırıncılıkla başlıyor.
-Siyasetçilerden gelen olmuştur da peki hiç ünlüyle karşılaştınız mı?
-Olmaz mı? Özcan Deniz, Mehmet Ali Erbil, Yonca Evcimik, Seçil Herper, Zerrin Özer, Altan Erkekli, Yıldız Kenter, Kıvanç Tatlıtuğ gibi sanatçılardan Turgut Özal, Suat Kılıç gibi birçok siyasetçiye kadar gelenler oldu. Fazıl Say da arkadaşlarıyla gazoz içmeye gelmişti.
-Kıvanç Tatlıtuğ'yla nasıl bir diyalog geçti?
-Spor bir arabadan sarışın, genç bir adam indi. Açıkçası önce tanımadım. İlk geldiğinde "Pastanenin kokusunu özlemişim." dedi. Onlar da Adana'da pastacılıkla uğraşmışlar. Soyadı ordan geliyormuş.
-Müşterilerinizle ilişkiniz nasıldır?
 
80'lerin ünlü pastası "Balon"
-Özellikle müdavimlerle ilişkimiz aile gibi. Fakat buraya gelen her insana aynı diyaloğu gösteririz. Tartıştığımız bir müşteri bile gelir yine alışverişini yapar.
-Elli yılı devirmenin sırrı nedir?
-4. kuşak müşterimiz var. Esnaf kültürümüz hiç bozulmadı. Burda tanımayan insanlar bile birbirine selam verir. Biz bir aile pastanesiyiz. 50 senedir lezzetimizi bozmadan, aynı kalitede devam ediyoruz. "Müşteri, veli nimetimizdir." sözü temel ilkemiz.
-Müşterilerle ilgili başına gelen ilginç olaylar var mı?
Favori Pastası "Kirpi"
-Geçen bir müşteri profiterol istedi ve yedikten sonra "En son 80'lerde gelmiştim. Tadı aynı hala değişmemiş." dedi. Bu bizi çok mutlu etti. Mesela başka bir çift ilk bizim pastanede buluşmuşlar. Sonra çocuklarıyla gelip, muhallebi yediler. Sadece müşterilerle değil, çalışanlarımızla da ilginç anılarımız var. Çok eski senelerde burada bulaşıkçılık yapan biri, İngiltere'de çalıştığı restoranı satın alarak şu an bir zincirin sahibi.
-Son zamanlarda yaşanan olaylara istinaden İnci pastanesiyle ilgili düşüncelerin neler?
- Kapanırsa başka bir şube açmayız diyerek ilginç bir duruş sergilediler.
-Pastane dışındaki zamanlarında profesyonel olarak bisikletle ilgileniyorsun sanırım.
-Ulaşım olarak bisiklet kullanıyorum. Bisikletle ilgili her türlü projede elimi taşın altına koyarım. Geçenlerde doğaya dikkat çekmek  için 80'e yakın kişi takım elbiseyle bisiklet turu yaptık.
                                                                          - Şu an tek şubesiniz? İlerideki planların neler?
-Klasik bir pastane olsak da yeni trendleri takip eden bir aile işletmesiyiz. Yeni ürünler geliştiriyoruz. Ablam ressam, şeker hamuruyla yapılan pastalara katkısı oluyor. Bir seneye yakın şubeleşmeye giderek, butik bir pastane açmayı düşünüyorum. Babamın elindeki bayrağı ben teslim aldım.
Bahadır Duman-Varol Duman

9 Temmuz 2012 Pazartesi

Jostein Gaarder

Sofi'nin Dünyası , İskambil Kağıtlarının Esrarı gibi kitapların yazarı Jostein Gaarder bahsettiği temel vurgu: yaşadığımız dünyayı 'normal' algılamaktan başka saçma bir düşüncenin olmadığı.
"içimdeki sıkıntının asıl nedeni, dünyadaki insanların tıpkı büyülü adadaki uyuşuk cüceler kadar bilinçsizce yaşadıklarını birdenbire farketmiş olmamdı."
"insanın mümkün olan her şeye açık kapı bırakmasının önemli olduğu, ama sevdiğimiz bir insanla birlikte olmaktan daha önemli hiçbir şeyin de bulunmadığıydı."

21 Haziran 2012 Perşembe

YABANCI

Öyle bir söz söyle ki, zamanı tersine döndür. İmkansızı başar,mucizeyi gerçekleştir. Öyle bir yola girdin ki, sen ayrı ben ayrı.. Mesafeler bile birbirimizden çoook uzakta.. Aslında başladığımız o ilk an bizim sonumuzmuş. Bütün gerçek yaşadığımız sandıklarımız ise bir rüya.. Ve şimdi herşey yabancı, karanlık ve masum değil..

30 Mayıs 2012 Çarşamba

28 Mayıs 2012 Pazartesi

Ya sen naptın bize? Hangi kuşlara yem ettin? Oysa ben iyi davranırdım onlara. Peki Adil davranmanı neden bekledim ki? Şimdi saçma sapan ayrı yollardayız. İkimiz de yorgun, bitkin, üzgün.. Tek bir hata ve kırılan yüzlerce onur.. Paramparça edilmiş yürek. Gurur mu ? Gurur, sadece aşkın soytarısı..
İkimizin de vazgeçme zamanı
İkimizin de ayrı yollarda yaşama vakti
Benim senden senin benden habersiz şimdi.................
Modern zamanların yalnız insanları

25 Mayıs 2012 Cuma

18 Mayıs 2012 Cuma

masalın kahramanı gitti ve masal böyle bitti

Şimdi bir aşk romanı yazardım da kalbim kırık gururum paramparça bu kadarı yeter gerisi boş .. Hikaye ölümsüz ama kahramanlar fani..

15 Mayıs 2012 Salı

Şu an üşüyorum soğuk sopsoğuk her yer..Isınmak ne mümkün kalp kaskatı kesilmiş hissetmiyor..

5 Mayıs 2012 Cumartesi

Yazanin bir ciZmeyenin iki yuzu kara


Buğra arkadaşım, önü açık, farklı fikirleri olan alanında başarılı bir yazar. Özel bir yazı yazmak istiyorum herkes için iyi dileklerde bulunarak, herkesin güzel beklentilerinin gerçekleşmesini dileyerek...
Bugün Hıdırellez. Minik renkli kağıtlara aşkınızı, hayallerinizi, hoş sohbet dileklerinizi yazma gecesi. Dolu dolu isteyip bol bol çizme vakti. Sonra da gül ağacıns asma ya da dibe gömme vakti. Toprak gibi bereketli olsun gül gibi umut dolsun diye.Tıpkı yazın başlangıcı gibi..
Dünya için barış,
İnsanlık için sevgi dolu bir hayat,
Kendin için aşk,
Aşk için sen dileme vakti...
İstediğimiz fakat söyleyemediklerimizi dillendirme, kendimize itiraf etme,
Bakışlarıyls zihnimizi açan, fikirleriyle ufkumuzu genişleten, gülümsemesiyle güven veren dostlarla bol kahkalı sofralarda hoş sohbet dileme vakti..
Bugün ev ve arabaların çizildiği gün.
İçten, samimi dileyen herkesin tüm hayallerinin kabul olmasi dileğiyle..

21 Nisan 2012 Cumartesi

17 Nisan 2012 Salı

Yemek masasi

Upuzun bi yemek masasi olmali.kraliyet ailelerindeki gibi.misafiri bol geleni bol.. Bi o kadar da yakin durmali. 2 yemek tabagi ortada salata tabagi sigacak sekilde yakincak olmali.samimi ve konusulmali bi ortam olmali.

14 Nisan 2012 Cumartesi

Yağmur,,,

Disarda delice yagmur
Ben seni dusunmekteyim
İslanan saclarim ve aglamaktan yapis yapis gozlerim
Yine seni dusunmekteyim
Sen benimle konusmazsin
Bilirim seversin
Ama konusmamakta israr edersin
Bakamazsin ki gozlerime
Utanirsin
Ve yine konusmazsin
Cunki konusamazsin
Benim seninle konustugum kadar..

El ele tutusalım mı?

İstanbullovers..

10 Nisan 2012 Salı

Meral ablamızın anısına..





"Aşk bir sızma halidir."Meral Okay ablamızın hayat aşkı Yaman Okay'a yazdığı mektubunda dediği gibi..

Aşk, alacakaranlık gibi emniyetsiz bir duygu..
Fırtınalı bir denizde alabora eden,
Zaferle çıktğında gülümsediğin an..
Belki de savaşmadan yenebildiğin,
Mücadele edip yenildiğindir..
Ve ölüm ne aşka ne sevgiye yakışır,
Ta ki sonsuz buluşmanın öncesine kadar..
Ben bunları yazarken Meral Okay toprağa verilmek üzere..
Mekanın cennet olsun muhteşem kadın..






7 Nisan 2012 Cumartesi

Bugün rüyamda seni gördüm

Rüyalarımda buluşmamız yetmiyor artık..Seni tanımak ve tanımak tanıdıkça daha çok sevmek istiyor aklım ruhum ve bedenim..Sevmekten utanmak istemiyorum artık. Bir hayal kırıklığını daha taşıyamam diye çok korkuyorum. Bu hayal kırıklığı, sana yakıştıramadığım içindir; beni üzmen ve seni seven bu kalbi kendi ellerinle parçalayacak kadar zalim olduğunu öğrenmektir. Bugün rüyamda seni gördüm. Evlenme teklifi ediyordun ve nedense çok mutlu oldum çok basit ve süslendirilmemiş sade olan bu teklife.. Umarım bu yazıyı okursun tek temennim şimdilik bu..

3 Nisan 2012 Salı

2 Nisan 2012 Pazartesi

Profiterolüyle ünlü tarihi inci pastanesi kapanmasin. Rant pesinde olanlar utanmali. Bize gecmisi anlatan gelecege bizi anlatacak olan yerlerden kac tane kaldiki?

4 Mart 2012 Pazar

3 Mart 2012 Cumartesi

Kar yagsin hem de olmadigi kadar cok yagsinn. Acelemiz yok hayata. O hizli esen ruzgarin altindaki minik beyaz taneleri izleyebilirim sonsuza kadar yavasca..

1 Mart 2012 Perşembe

3noktasiz bir yazi

Aidiyetsizlik hissiyle birlikte hissizlesme duygusu. Yasadigin yerlerde ait olmamak. 1odanin olmasi ama misafir gibi kalmak demek. Bu yuzden otel odalari en huzurlu oldugum yerler. Daha heyecan ve ilham verici. Gocebe gibi yasiyorken bedenim, ait olmayi arar zihnim. Bir baska ruhun parcasi olmak ister ruhum. Ayni uzumden yapilmis sarap gibi.

23 Şubat 2012 Perşembe

Elif safak'in Mahrem ini okurken kafamdaki dusuncelerden kurtulmak icin ara verdim. Burda yaziyorum.

Diplomami almama 1gun kala derslerimizi kontrol ettik danismanimla. 4 seneye yakin birlikte sectik dersleri ki dersleri en agir hocalardan biriydi kendisi. Ustelik kalmisligim bile vardi en kritik bolum derslerinden az uzulup, kosturmadım degildi. Her ortak egitim sunumunda hevesle anlatirdim yaptiklarimi. O da dinlerdi gercekten merak ettiklerini ve benim basardigim seyleri. Benle birlikte heyecanlanirdi ve gulerdi.
İste bugun son kez kontrol ettik İlk donemden beri aldigim dersleri.


Koskoca 7 sene. Hayal kirikliklarindan bile ogrendiklerim vardi aslinda. Resmen buyudum ve yaslandim her yil bir daha. Sanki hep okul varmis gibi dusunmedik mi hayatta.


Derslerim bittiginde veda moduna girmistim ben. Bahar hoca uyarmisti. Daha 3. stajin var gorusecegiz diye. O zamandan beri hep gorusucekmisiz gibi gittim yanina ve bugun vedalasirken bile sanki daha gorusucek gibi. "Hissediyorum...Guzel isler basaracaksin."dedi. Bence bu diplomadan bile daha degerliydi. Gulumsedim. Sarıldık sımsıkı. Bahar hocanin gozleri dolmustu. Evet duygularini cok disa vurmayan Bahar hoca agliyordu..
Bu yazidan belki haberi olmayacak. Ama o an veda konusmami bitiremediysem de biliyorum biliyor beni ve duygularimi..
Binlerce tesekkur..

22 Şubat 2012 Çarşamba

Aşkın Surrealist kısmı

Elimin ucunda olman guzel.. Yalnizim ve yalnizligimi paylastigim.. Savruk cumleler ve edebiyat mavralari.. Duzgun ve mantiklisi bu.. Evet cok guzel.. Hayatimin aski.. İste boylee.. Biraz daha yakinlasarak uzaklasman miydi oysaki hayalim.. Bir düs daha gor.. Surrealist ak beynime dogru. Once damarlarimdan gec.. Hayatimin aski.. İste boylee.. Bir adim daha ve daha ve daha.. Sonrasinda zaten benimsin..

20 Şubat 2012 Pazartesi

hiyy cok soguk icim dondu siiri

-15derece.
Usuyoruz reyizz.
Gece bastirdi.
Yollar bos
agaclar kipirdamiyor
ama ayaz
Usuyoryz reyiz..

15 Şubat 2012 Çarşamba

CRUSH!!!

Gece gece beynimi yiyen bi sarki 2sene oncesinin.yeni konusmaya calisan bir cocuk gibi mirildaniyorum ama bulamiyorum! Neyse ki birkac arastirmam sonucu bulabiliyorum.bu yaziyi da bir sanci gibi dusunun. Yazmazsam, dinlemezsem uyuyamam. Oyle cok hareketli kisacasi enerjik bir parca ki dinledim ve rahatladim.gece ve romantizm algisina ters dusse de..icimdeki duygu sevinmek icin erken dese de.. Hayat bu! Sevinmek icin gec olabilir dedim kendi kendime.. Ve mutlu oldum iste tamam mi? ..

8 Şubat 2012 Çarşamba

Tebrikler AtılKutoglu | #ifw2012

 İstanbul Fashion Week 2012  bugün Tepebaşı/Odakule'de Gamze Saraçoğlu defilesiyle start verdi. Çadırdaki ilk günün son defilesi ise Atıl Kutoğlu'na aitti. Modadan çok anladığım için değil Atıl'ın  daveti üzerine gittim.Hatta rüküşlüğü temsilen ordaydım diyebilirim. Üstümde trençkotum, leopar desenli taytım altına siyah topuklu ayakkabılarımla gayet iddiasız bir şekilde gittiğimi düşünüyorum üstelik.. Bu yüzden tasarım yorumlarını moda yazarlarına bırakıyorum.Çünki Atıl muhteşem bir insan. Bu yüzden her yaptığıyla benim için mükemmel. Objektif olabileceğimi sanmıyorum.

by sevictories





" Organizasyon eksikliği nedeniyle davetiyeyle gelenlerin dışarda bekletilmesi, çoğu davetiyelinin VİP tarafından alınması aksaklıklara yol açtı.Defile 45 dakika kadar bir süre geç başladı. "



by @istanbulfashionweek
"Açılışı Mick Jagger'ın kızı Elizabeth Jagger yaptı."

"Burak Özçvit'i trafikte yakalamamıza rağmen çadırda kendisini göremedik.."

"Meltem Cumbul da defileyi izleyenler arasındaydı."
by @istanbulfashionweek













"Ali Ağaoğlu kiziyla defileyi en onde izledi."

by @magdergi
                               "Hakan Akkaya kırmızı takımıyla "Bizimlesin" dedirtti."


by sevictories

"Wilma Elles ( OBGZK Karolin)"
 
by sevictories

"Uğurkan Erez kabinde.."
by sevictories

"Uğurkan Bizimlesinnn!!!"

by sevictories
                                      
                                                              "Favori tasarımım.." 


by sevictories

by sevictories
"2012-2013 Sonbahar-Kış Erkek Line'ı"
  

by
Gerhard Struger


             " ve kapanış Jermaine Jackson, Atıl Kutoğlu ve Elizabeth Jagger.. "

6 Şubat 2012 Pazartesi

Teknolojinin T" si Yalnızlığın Y"si

Teknoloji insanları daha yakinlastirir, uzaktaki mesafeleri azaltır diye düşünürken maalesef ki yalnız insanlar olmaya mahkum hale geliyoruz. İcinde boğulmaktan kurtulamıyor gittikçe batıyoruz. Ne zaman sevdiklerimize vakit ayırıp sevginin icinde boğulmayı tercih etmekle beraber dunyayı değiştirip daha yaşanılır bir hale getireceğiz? Ne kadar daha bir telefonun veya bilgisayarın kölesi olup boş boş vakit geçirmeye devam edeceğiz? Kölesi olmayın derim bu aletin teknoloji değil siz teknolojiyi kullanın. Ve tam tersi olmasına izin vermeyin. Yalnizlasmayin yakınlaşın.......

25 Ocak 2012 Çarşamba

bir kız kulesi hikayesi-kaderi değiştirebilir misin?

by sevictories
Kahinin dedikleri üzerine Kral çok sevdiği kızını korumak için yaptırır kız kulesini ama kaderden kaçamaz.. Yılan gelir bir meyve sepetinde..ve bulur.. denizin ortasında imkasız dedikleri yerde..
Bir başka rivayet ise Leandros ile Hero'nun hikayesi..Sevenlerin arasına girmiş deniz..Deniz masumdu; onun bir suçu yoktu. Kıskananlar sebep oldu. Belki onların bir suçu yoktu. Kader böyledi. Kader değişmezdi..

Herkesin bir hikayesi var .. 
Kız kulesinden hallice..
Ezberbozan ve derinden..

17 Ocak 2012 Salı

Ünlü blogger Buğra Levent, Sevictories'te...


Moda bloglarını takip edenlerin sıklıkla karşılaştığı bir isim..
Değerli blogger Buğra Levent..
Bu ayın trendlerini sevictories okurları için paylaştı..
Buyrunn iyi okumalar..


"Beni iyi tanıyanlar bilirler, trend raporu hazırlamaktan hiç hoşlanmam. Hatta şimdilerde 1.yaşını kutlayan TheMagger'dan bu yüzden ayrılmıştım. Modayla haşır neşir 5 ay geçirdikten sonra farklı kariyer beklentileri içine girmiştim.

Her neyse, tekrar bundan bahsetmek değil niyetim. Sadece Pre-Fall kolleksiyonlarıyla gelecek sezonu kavramaya çalıştığımız şu Ocak ayının moda dünyasında üstlendiği "geçiş ayı" tanımını kafanızda değiştirebilmek.

Koleksiyonları biraz olsun inceleyebildiğimde- İtiraf: Catwalk görselleri incelemekten hiç hoşlanmam!- pek çok trendin bizi beklediğini görünce, sizleri biraz olsun "Acaba bu sezon nasıl stil sahibi olunur?" derdinden kurtarmanın boynumun borcu olduğunu hissettim sadece!

Madde 1: Efsanevi moda editörü Diana Vreeland gibi "Why Don't You?" diyerek başlamak istiyorum sözüme. Neden bir kürkü must have listenize eklemiyorsunuz? (Bknz. Vogue Türkiye'nin Ocak sayısının kapağındaki Vionnet kürk!) Ama tabii ki Atıl Kutoğlu'nun şahane kürklerini de göz ardı etmeyin derim!

Madde 2: Bu sezonun en önemli detaylarından biri de "Fetiş", hatırlatırım. Anlayacağınız yeni sezon bizi "baştan çıkarmaya" yemin etmiş. Benim en sevdiğim tasarımcı olan Tom Ford'un kırmızı rujları ve oldukça şık kemik gözlükleri;Victoria's Secret'ın ışıltılı erik, saf menekşe ve kehribar içeren baştan çıkarıcı parfümü; Gianvito,Dior ve Emilio Pucci'nin uzun çizmeleri bu stili benimsemede yol göstericiniz olsun!

Madde 3: Alexander Wang, Michael Kors, Vakkorama ve Stefanel, Isabel Marant gibi yıldız markaların oldukça şık kazak tasarımları var. Bu soğuklarda stylish görünmenin kolay yolu olduğunu rahatlıkla

söyleyebilirim! Yün ya da kaşe pantolonlarla kombin etmenizi önerirken; bugralevent.blogcu.com'un risk almayı seven okurlarına da deri pantolonları da esgeçmemelerini öneririm!

Madde 4: Yükselen Amerikan modası! Şimdi belki de bana "Batı özentisi" vs. diyeceksiniz( ?!); ama Amerika'nın gerek moda gerekse moda dergiciliği alanında hem klasik, hem detaycı, hem de zeki bir çizgisi var ve bu çizgiyi muhafaza etmeyi çok iyi başarıyor. Bir kere tasarımcılarına çok iyi sahip çıkıyorlar (Bknz. CFDA Vogue Moda Fonu) .

Amerikan modasında gönlümde yatan isim her ne kadar Tom Ford olsa da, Tommy Hilfiger da gerek düzenli aile yaşantısıyla gerekse tasarım anlayışıyla sevdiğim isimlerden. Hatta bu ay ELLE'in konuk editörlüğünü üstlendiğinden, dergi için oldukça başarılı moda makaleleri yazmış,okumalısınız!

Ve Amerikan modasından bahsetmişken Sex And The City gibi gardıroplardan ilişkilere hükmedebilen "kült" bir filmi esgeçmek olmaz! Carrie'nin Loubitin'lerini görünce ya da o muhteşem Vogue çekimi sahnesini izleyince hala heyecanlanmıyor muyuz sizce?

Madde 5: "Giyinirken eğlenmeyi bilmek" ve muzırlığınızla adınızdan söz ettirebilmek zor değil! Çok sevdiğimiz The Sartorialist'in http://thesartorialtwist.com/ daki eğlenceli moda oyununun bir parçası olabilirsiniz. Muzır olmanın bir yolu da stilinizde farklılık yaratacak egzantirik parçalar kullanmaktan geçiyor. Bu yüzden farklılığıyla ve yeteneğiyle gurur duyduğumuz Burak Uyan'ın tasarımlarını bir inceleyin derim! Givenchy by Riccardo Tisci' nin sarı kalem eteği, Miu Miu'nun renkli kemik gözlükleri önerebileceğim diğer parçalardan!

Madde 6: Aslında önemli olan sezonu A'dan Z'ye keşfetmek değil; her sezon mükemmel parçaları-yani bir nevi "zamansız" parçaları- gardırobunuzda bulundurabilmeniz. Bu parçalar hangileri mi? Burberry bir trençkot, Margiela ya da YSL tasarımı bir ceket ya da markası farketmeksizin-şık olması yeter!- klasik bir beyaz gömlek. Eğer maddi durumunuz elveriyorsa klasik bir Chanel çanta pek tabii!

Madde 7: Madem "trend raporu"hazırlamaya koyuldum, yazacağım bu son maddede güzellik trendlerini yazmazsam iyi bir iş kotaracağımı hissedemeyeceğim! Makyaj dahisi Bobbi Brown'un mükemmel renklerdeki far paletleri,YSL ve Giorgio Armani'nin kırmızı rujları, Dior'un altın saçan ojeleri, Estee Lauder'ın aydınlatıcı pudrası, Clinique'in muhteşem dokudaki fondoteni ve tüm bunların dışında her daim kışkırtıcı Chanel No.:5 parfümle, Victoria's Secret'ın nemlendirici el kremleri bu sezon must-have listenizde olsun!"

http://www.trendturkiye.net/2012/01/trend-raporu/
http://bugralevent.blogcu.com/

7 Ocak 2012 Cumartesi

yanlışlar yapıp mutlu olanlara gelsin..


Live your life and just be your self cause you’re somebody special cause somebody loves ya
Your life so just be your self cause your somebody special cause somebody loves ya
Someone loves your life, life, hey hey I can see you shining shining I can see you shining With light light hey hey I can see you shining shining I can see you shining bright

In America today, people seem they lost their way
They don’t know they’re wrong from right
Something something just aint right
Cause On TV in Magazines all I see is violent things
Killers here and killers there killers seems to be everywhere
Where did all the healers go, I don’t know I don’t know
Maybe all the killers killed them yo Carlos lets save the children
Lets build their minds up & build their spines up
Teach em how to stand proud teach say it just say it loud

I am somebody, I am somebody, I am somebody, somebody I am somebody
I am somebody, I am somebody, and you can
Be who you want to be, go where you want to go love who you want to love - hey

It’s your life so just be your self cause you’re somebody special cause somebody loves ya
Your life so just be your self cause your somebody special cause
Someone loves your life, life, hey hey I can see you shining shining I can see you shining with light light hey hey I can see you shining shining I can see you shining bright Hey Hey

In America today, people call up in pain
Lets try to help them change & stop this suffering
Teach em how to stand for something don’t let them stand for nothing
Teach em how to stand proud teach say it just say it loud

I am somebody, somebody I am somebody, I am somebody, I am somebody, & I can
Be who I want to be, go where I want to go love who I want to love – hey & you can
Be who you want to be, go where you want to go love who you want to love – hey

I am somebody, I am somebody, I am somebody, somebody I am somebody
I am somebody, I am somebody, and you can Be who you want to be, go where you want to go love who you want to love – hey
cause someone loves my life, life
hey hey I can see you shining shining I can see you shining with
Light light hey hey I can see you shining shining I can see you shining bright

6 Ocak 2012 Cuma

şizofrenik sancılar I

Sancılı bir karın ağrısıyla uyandı. Regl olmuştu.Randevularını iptal etmek zorunda kaldı. Tabiki nedenini söyleyemedi. Belki anlayışla karşılarlardı. Ama tersi ihtimalle uğraşmak istemedi. Rahatsızım biraz bahaseiyle kestirip attı. Farklı yoga pozisyonlarına girdi. Bir türlü geçmiyordu. İlçlara karşıydı. Ağrı kesici almak zorunda kaldı. Ve tekrar geri yattı..
Günlük hayatında hiç olmadığı kadar hırçındı.. Biyolojik olarak çektiği acı düşüncelerine bulaşmıştı.. Ona buna saldırdı. Yalnız kaldı. Kalabalığa karıştı. Bir arı oldu çiçeklere bal kondurdu. Mavi bir balon oldu. Gökyüzünün rengiyle kayboldu.. Sarı bir sayfaya siyah bir mürekkep oldu, aktı..
Gözlerini araladı. Herşey bulanıktı. Derin bir nefes aldı. Tekrar uykuya yattı..
Bal rengi perdeler aralanmamıştı. Gün ışığıyla dolan oda perdelerden süzen ışıkla turunculaştı.. Herşey dağınıktı.. Beraber yaşadığı sevgilisiyle karar vermişlerdi günler öncesinden.. Beyinleri uyuşana dek uyuyacaklardı. Sarılacaklardı..Öpüşeceklerdi.. Uyandıklarında açık olan müzikle dans edeceklerdi.. Dansın yorgunluğuyla, müziğin etkisiyle tekrar uyuyacaklardı.. Biraz daha uyuşup birazcık daha sarılacaklardı..
Gözlerini aniden açtı. Bilinçaltıyla savaşında kendi kaybetti. Rüyayı görmüştü ama gözlerini açmıştı. Sevmişti, mutlu olmuştu ama uyanmıştı..




Just Jack "Writer's block" ile just-jack