20 Temmuz 2011 Çarşamba

Ankara ve RocknCoke

Hızlı bir haftasonun ardından pazartesiye enerjik de başlasam hafif bir dağılmışlık var üstümde..Perşembe gecesinden yola çıkıp sabaha karşı Ankara'daydım öncelikle. 3.evim olan aştide sevdiklerimin beni karşılamasıyla bütün günüm süper geçti. Sabahın hafif bir serinliği vardır Ankara'da.. İşte bu Temmuz ayının bir sabahında ağaçlı sokakların arasında yürüyerek ortaokul günlerimin geçtiği Emeke kahvaltıya gittik. Biraz bahçelide vakite geçirdikten sonra eve döndüm. Bir ay kadar uzak kaldığım evimden yazın güneşin batışını izlemeyi özlemişim. Turuncu ışığın salona salondan uzun koridara dağılmasıylaa anlarız zaten yazın gelişini. Gitmeden önce budaklanmış ağaçlarımı yemyeşil buldum geldiğimde. O zaman kırıldım kendi içimde çocukluk arkadaşlarım olan kavaklar bensiz nasıl da yeşerdiler, her gece odamın penceresinden seyrettiğim çamlar beni unuttu mu diye? Dedemin ektiği dut ağacının altında oturdum, konuştuk biraz, hasret giderdik.. Ve akşam serinliğinde çocukluk rüyalarımın arasında uykuya daldım..
Cumartesi günü eğitim hayatımın en önemli sınavlarından birine girdim. Biraz umutlu çıktığım bu sınav sonra arkadaşlarımla yemeğe gittim ve ardından İstanbula dönüş..
Pazar günü gitmeyi planlamadığım bi festivale: Rock n Coke'a gittim kardeşimle. Akşamüstü gitmemizin sebebi, güneşin tepemizdeyken çok da eğlenemeyeceğimizi bildiğimizdendir ki erken giden arkadaşlarımızla konuştuğumuz da iyiki öyle yapmışız dedik. Athena'nın sonlarına yetiştik hani bir şarkısı var yaa:" Been meselaa uçarım meselaa yerlere göklere sığamıyorum" u söyledik ve Athena gitti. Ardından Coca cola sahnesinde alternatif bir grubu dinledik şu an adını hatırlayamadığım. Bittiğinde Vodafona Free zone sahnesinde performansına aşık olduğum bir adam Gaslamp Killer çıktı. Türk şarkılarından başladı ve öyle profesyonel bir geçiş yaptı ki bir anda kendimizi elektronik müzikte kaybederken bulduk..
Veee Travis'i beklerken festival alanında dolaştık biraz. Travis çıktığında sahneye şarkılarıyla mest olduk. Hep bir ağızdan mırıldandık..Eskiyi hatırladık.. Performanslarının sonlarına doğru grubun bütün üyeleri sahnenin en ucuna geldi ve sadece gitarla "flowers in the windows" u söylediler daha doğrusu söyledik..
Moby sahneye çıktığındaysa biraz yaşlandığını, yer çekimine karşı koyamadığını gördük. Moby'nin enerjisi ve afro-amerikan kadının sesi muhteşem ötesiydi. İzledikçe aklıma Ankara'daki C.tesi November geceleri gelmedi değil.En sonundaysa "lift me up" la gecenin son vuruşunu yaptı Moby ve bizi kendimizden geçirdi..
Böylece bir haftasonu da böyle geçti..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

yorum